Dikkat 1 saniye geçmeden başka bir sayfayı görüntülemeyin
Forum » Kuyucak Köyü
Top Menu

19 Mayıs 2024 Pazar 

Resimli  Site içi  Google 

ANA SAYFA
bizim zamanımızı özledim
 
ilyassahan
 
 
 
 
 
 
8 Ağustos 2009
Benim çocukluğumda annelerimiz çalışmazdı.
    Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım.
    Hatta babanım bile anahtarı yoktu. Annem evimizin bir parçası
    gibiydi,hep evdeydi.
    Heryere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu
    ki.

    En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.
    Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani.
    Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık.
    Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya
    yürüyerek gelirdik.
    Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi.
    Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile
    dalardık.
    Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle bizlere ekmek
    arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.
    Mahallemizdeki teyzeler annemiz gibiydi. Susayınca girer evlerine su
    içerdik.
    Ya da pencereden bir sürahi bir bardak uzatır, hepimiz aynı
    bardaktan kana kana içerdik.
    Kısacacı evine girip gelen ( ki sadece çişi gelen giderdi evine )
    elinde mutlaka yiyecekle dönerdi.
    Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi.
    Bu bazen bir kurabiye bazen bir meyve olurdu.

    Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır
çantamızın
    üstüne koyar oyun bitince geri alırdık.
    Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi.
    Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştılırdık. Polisler
gelmezdi
    kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.
    Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz, onlar nedir
    bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan
    çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık.
    Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.
    Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık.
    Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner
basarlardı
    alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.

    Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.
    Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki. Komşumu tanımıyorum ama evinin
    camında,
    temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der
konuşurum.
    Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem.
    Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece ; bilmem kaç kuruş
    hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri.
    Evlerimiz var içinde yaşayan yok. Parklarımız var içinde oynayan
    çocuk yok.
    Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl
ışıl
    vitrinler, girip çıkan yapay insanlar...
    Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz..

    Tahta iskemlelerimiz de oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye
    hatırını soran çocuklarımız yok oldu.
    Ben kapılarında ' vale ' lerin, ' bady ' lerin
beklediği yerlerden
    hep
    korkmuş çekinmişimdir.
    Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini
    bitiremediği
    arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir
bana.
    Benim değildir bu kültür.
    Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder.
    Nedir bunlar?
    Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk.
    Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk.
    İyi de neden böyle olduk ?
    Biz mi istemiştik?
    .
    .Her toplum haketiği gibi yönetilir derler ya,hakettiği gibide yaşar
    diyelim mi ?
    (Yazari bilinmiyor)



Facebook'ta Paylaş


    Gönderen : ilyassahan        Tarih : 8 Ağustos 2009        Hit : 8868

Yorum Eklemek İçin Üye Olun / Giriş Yapın


Yorum Yazmak İçin Üye Seviyeniz Yetersiz

Lütfen

Üye Girişi Yapınız   Veya  Üye Olunuz

 

Anasayfa  İletişim